AKP Genel Lider Danışmanı ve Yeni Şafak muharriri Yasin Aktay, bugünkü yazısında, 12 yılın akabinde Türkiye ile Suriye ortasında başlayan görüşmelere ait değerlendirmelerde bulundu, Beşar Esad’ın, “neyin garantisini verebilir” sorusunu irdeledi.
Aktay, Suriye sorununda Türkiye’nin yeni bir siyaset için yaptığı teşebbüsünün bütün taraflarda şaşkınlıkla karşılanmaması mümkün olmadığını ve cüret isteyen bir teşebbüs olduğunu yazdı.
12 yıldır devam eden Suriye probleminde Türkiye’nin baştan beri durumun gerektirdiği ahlaki ve gerçek durumları takındığını savunan Aktay, “Bu ortada Türkiye Suriye’ye uzun vadede toprak bütünlüğü garantisi verebilecek tek taraftır. Toprak bütünlüğüne karşı hassasiyet söz eden Suriye rejiminin Türkiye’ye gelinceye kadar ülkesindeki ABD ve PYD işgalini tasa etmesi çok daha yerinde olur” kanısını lisana getirdi.
Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşünün yakın vakitte çözülemeyeceğini yazan Aktay, “Dönmek isteyenlere katillerine karşı verilecek garanti konusunda da ne Rusya ne de İran itimat veremez. Zati kıyımın öteki aktörleri, katliamı yapanların yalnızca hamileri değil ortakları. Katliamda cürüm ortağı olan birinin başkasına bir daha birebir şeyi yapmayacağına dair vereceği bir garantinin ne kıymeti olabilir?” diye sordu.
Aktay, “Esad neyin garantisini verebilir?” başlıklı yazısına şöyle devam etti:
“Bir geri dönüş için yapılabilecek bir işbirliği konusunda itimat verecek tek taraf Türkiye olabilir ve Türkiye’nin Suriye içindeki himaye ve denetim bölgelerinin artırılması ve tanınmasıyla sağlanacak bir inançlı bölge Suriyelileri gönüllüce geri dönmek için motive edici bile olabilir. Mesela aljazeera.net’te yazan Muhtar el-Şankıti’nin dediği üzere, Suriye içinde Türkiye’nin denetimindeki inançlı bölgenin kriz nihayete erinceye kadar Halep’i de içine alacak halde genişletilmesi çok yeterli bir tahlil olabilir. Türkiye’deki sığınmacıların en büyük kaynaklarından birinin Halep olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu, müzakerelerdeki en kıymetli ve bütün tarafların ve tahlilin faydasına olmak üzere, en makul husus olabilir.”